Devlet Bakanlığı danışmanı olduğum 2001 yılında Bulgaristan seçimlerinde soydaşların daha rahat oy kullanabilmesi için Bursa’da görevlendirilmiştim. 17 Haziran o yıl üniversite sınavlarının da yapıldığı tarihe denk gelmesi dolayısıyla oy kullanımı spor salonunda yapılmıştı. BAL-GÖÇ çalışmaların merkezinde idi. Bütün sivil toplum kuruluşları da destek oluyordu. Başarılı bir sonuç alındı…
Türklerin çoğunlukla desteklediği Hak ve Özgürlükler Hareketi hükümet ortağı oldu. Ben Şıpka Geçidi’nde çay, Plevne’de kahve içtim. Güzel günlerdi…
Sonraları yavaş yavaş homurdanmalar başladı. Kapitalizmin çarkları dönmeye başladı. O döndü, biz döndük…
Evet. Eksiklerimiz var.
Herkesin bildiği gerçekleri burada sıralamaya kalkmanın da anlamı yok.
Hak ve Özgürlükler Hareketi lideri Sayın Karadayı’nın Türkiye ziyaretini önemsiyorum. Yıllar önce “Türkiye’den öte tek rozetimiz var, o da Türk Bayrağıdır” anlayışımızı tersinden okumuşlar. Güzel yapmışlar “Kapıkuleden öte tek bayrak var” anlayışı ile sırasıyla CHP, MHP, İYİ Parti ve AK Parti liderleri ile görüştüler. Bu görüşmenin Bulgaristan erken genel seçimlerine yansımasının enerji dolu ve olumlu olacağını düşünüyorum…
Daha ben bu satırları yazarken bile özellikle yerel yönetimlerin Bulgarca bilen ve kril alfabesini kullanan çifte vatandaş personelini Bulgaristan seçim kayıtlarında yardım için görevlendirmeleri heyecanımı artırdı.
Başarabilirsiniz.
Türk ve Bulgar çifte vatandaşların Türkiye’de ikamet edenlerin sayısı üç yüz binin biraz üzerinde. Kurban Bayramını da dikkate alırsak en az iki yüz bin seçmenin oy kullanma ehliyetine sahip olduğunu tahmin edebiliriz. Bu durumda otuz bin başarı değildir.
O halde soydaşımızın Türkiye’nin Avrupa Birliği yolunda ilerlemesi için bir fırsat olduğunu, soydaşımızın doğduğu vatanı ile bağına kuvvetlendirmede vesile olduğunu düşündüğüm bu seçimlerde seçmenin sandığa götürülmesinin önemi ortada.
Bulgaristan erken genel seçimlerinde seçmenin sandığa gitmede kırgın olduğunu biliyorum. Haklılar. Pandemi ve Avrupa’da çalışma da belki bir bahane olabilir. Ama asıl gerekçe avuç içi kadar küçülen dünyada herkes her şeyi çok çabuk öğreniyor. Bunun için seçmen sandığa giderken kendisini merkeze koyan tercih ve önerileri görmek istiyor. Bu son seçimlerde Kırcaali’de yüzde 23 olan katılımı belki ikiye katlayacaktır.
Bir de Bulgaristan siyasetinin eski ve yeni aktörlerine “yeni pınarlar açın ancak eski pınarları kirletmeyin” atasözünü hatırlatırım.
Şıpka’da Süleyman Paşa’nın mahcubiyetini, Plevne’de Osman Paşa’nın başının öne eğmesini hatırlayalım zaman mahcup olacağımız hal ve hareketlerden bizi korusun. Başımızı yere bakacak durumda bırakmasın…
Seçmenin isteklerini dinleyin, elinizden geleni yapın, elinizden geleni yaptığınızı gösterin. Sonra seçmene güvenin… O sandığa gidiyorsa mesele yok demektir.
Türkiye’de yerel yönetimler çifte vatandaşlarımızın oy kullanabilmeleri için hummalı çalışma içindeler. Ama sonrasında gençlere sahip çıkacak projeler geliştirmelidirler. Balkanlarda insana dokunmayan inşa işlerinden kaçınmalı, soydaşların gittiği ana okul, ilkokul ve lise öğrencilerine araç-gereç desteği vermelidirler. Getirilen projelere değil ürettiği projelere ağırlık vermeli, bütün toplumu kapsayan yerel yönetimler aracılığı ile çalışmalara ağırlık verilmelidir. Ne yapabiliriz sorusunun cevabı “Atatürk’ün Bükreş Büyükelçisi Hamdullah Suphi Tanrıöver’in yaptıklarını yap, yapmadıklarını yapma”dır.
Güçlü bir Bulgaristan’a ihtiyacımız var. Bulgaristan içinde de güçlü soydaşlarımıza ihtiyacımız var. Avrupa Birliği içinde nüfusu eriyip giden Bulgaristan’a değil…
Henüz yorum yok.
Henüz yorum yapılmamış. Yorum Yap!