Kimseyi din ile bir geçmişe sahip olarak düşünemeyiz. Aynı şekilde, bir dinin temsilcisi veya onun dini inançları hakkında yorum yapamayız. Fakat, günümüzde etnik gruplar arasında çelişkiye neden olan ve barışa olumsuz etki bırakan, din adını kullanan gruplar, dinin kutsal değerini düşürmektedir.
Her dinin temel prensibi, insanın ruhsal temizliğinin sağlanmasıdır. Din, yalnızca bir Tanrı’ya, Yaratıcı’ya olan inançtan öte, insani değerler ve ruhu temizleyen bir inançtır. Nüfusun içinde dinin ortaya çıkışı ve gelişmesi için çeşitli tarihi ön koşullar vardır. Modern bilime göre, din kırk-elli bin yıl önce paleolitik dönemde ortaya çıkmıştır. Bu dönemin kültürel anıtları selvi ve av büyüsünü korumuştur. Ayrıca, dini inançların oduğunu, eski çağda vefat edenleri aletleri ve takılarıyla gömülme gibi cenaze geleneklari tanıklık etmektedir.
Dinin özü, sosyal önemi olan değerlerin kutsal olarak tanınmasıdır. Toplumun hayatı ve maneviyatı üzerine bilimsel araştırmalar yapan filozoflar, sosyologlar ve din alimleri ilk dini sistemler hakkında çeşitli sonuçlar çıkarmışlardır. Her bilim insanı, araştırması altındaki konusuna farklı bir din yorumunu yaptı. Günümüzdeki dinin kültürel ve bilimsel tarafıyla fonksyonunu, toplumdaki görüşlerle değerlendirmek fazladır. Fakat, toplumun manevi, kültürel, bilimsel alanının ilerici gelişiminin artması ne kadar önemliyse, artan dini okuryazarlık, hoşgörülü bir toplumun temel dayanağıdır.
Yani, dini yalnızca Yaratıcı hakkında öğüt nasihat dağıtan propagandacı kural veya zorlu ideoloji olarak öğrenmememiz önemlidir. Dinin temel amacı ve görevin ahlaki, insani değerlerdeki rollerini anlamak için öğrenmemiz gerekir.
Yazar
Maksat Matkhan
Henüz yorum yok.
Henüz yorum yapılmamış. Yorum Yap!