“Farsı Baharı” mı?

“Arap Baharı” bitti, dolayısıyla Arap diyarı da bitti…

Yıllardır devam edilen mezhepçilik motifli şiddetli çatışmaların körüklediği karmaşık “Arap Baharı”, Orta Doğu’da insanlık dramın dinmediği, kanaması bitmeyen yara haline getirildi. Esad ve hanedanı gibi iktidara karşıt barış hareketleri, bugünde tüm dünyanın sorunu hale geldi.

Aslında, “Arap Baharı” tüm Arap diyarındaki gerçeklerini pazara çıkardı. Elitlerin elinde olan iktidar ve halkın içindeki çeşitli örgütler arasındaki çatışma, günümüzde mevcut Arap ülkelerini yönetilmez hale getirdi. Kısaca, baharın geldiği ülke batıyordu. Nedir bu Arap baharı dediğimizde, karşımıza iki türlü cevap çıkacak. Biri Batı’dan gelen bir “komplo”, diğeri ise “devrim”. Ama ne yazık ki, ikisi de değil, geriye bir tek kaos kaldı…

Bir sonraki bahar Farslılarda mı?

Bu mezhepçilik savaşı burada bitmedi… Daha Irak ve İran arasında yaşanacak çok şey var. Büyük Şii devleti rüyasını görenler ve Suniler ve Şii’liği şiddetle yerleştirenler arasındaki körüklenmelere bakacak olursak, “acı baharın” bir sonraki durağı Fars bölgesinde gerçekleşeceği pek mümkün. Onun üstüne Batı’nın yeni hedefi İran olarak belirlendi. Nedenleri bes belli ortada.

İran’da Azerbaycan Türklerini, Türkmenleri, Alevileri mezhepçilik ayrımcılıklarla oluşan yangına itmek.

Anadolu ve Türkistan’ı bağlayan köprü İran’daki bahardan sonra da baharın rüzgârını Türkistan’a da taşımak istemeleri de muhtemel bir durum.

Tehlike kapıda, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” uykusundan bir an önce uyanmalıyız.