Kıbrıs Milli Davası, yarım asra yaklaşan tarihiyle Türkiye’nin en önemli ulusal meseleleri arasında yer almaktadır. Hafızalarımızdaki tozları biraz süpürmek ve Kıbrıs Barış Harekâtına kadar olan süreci satır başlarıyla anımsatmak istiyorum. Çünkü bugünü doğru yorumlamak için dünü bilmek gerektiği inancındayım.
Kıbrıs, 1571 senesinde Türkler tarafından fethedildi. Ada, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında (93 Harbi) İngiltere’ye geçici olarak kiralandı. İngiltere, 1914’te başlayan Birinci Dünya Savaşından sonra adayı ilhak etti. Doğu Ak Denizdeki hâkimiyetin teminatı olan Kıbrıs Adası, resmen ve fiilen Britanya toprağı oldu. 1930’larla birlikte Rumlar, adayı Yunanistan’a bağlamak için silahlı mücadeleye girişti. Yeoryos Grivas’ın 1955’te kurduğu EOKA, Türk toplumunu hedef aldı. Amaç, Türk kimliğini tamamen yok etmekti.
1958 yılında ise Rauf Denktaş, Türkiye’nin desteğiyle Türk Mukavemet Teşkilatını kurdu. Binlerce mücahit bu direniş örgütü çatısında mücadele etti. Rumların ENOSİS taleplerine karşılık Türk kamuoyunda ‘Ya Taksim, Ya Ölüm’ sesleri yükseliyordu.
İngilizler, adada var olan sıcak çatışmaları Birleşmiş Milletler gündemine taşıdı. Taraflar arasında yapılan görüşmeler sonucu 1960’ta Zürih ve Londra Anlaşmaları çerçevesinde Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyetini kuruldu. Rum lider III. Makarios Cumhurbaşkanı olurken, Kıbrıs Türk toplumunun önderi Dr. Fazıl Küçük Cumhurbaşkanı yardımcısı seçildi. Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık garantör devlet statüsü kazandı. İngilizler, ada üzerinde iki tane üs elde etti. Üzerine güneş batmayan sömürge imparatorluğu kuranlar, bu sayede Doğu Akdeniz’deki batmayan uçak gemisine ömür boyu yerleşmiş oldu.
1960’larla birlikte Kıbrıs Türk’ü büyük acılara, baskılara maruz kaldı. Makarios, Türk toplumunun anayasal haklarını tanımadı ve ENOSİS sevdasından vazgeçmedi. EOKA, 1963-64 yıllarında akıl almaz katliamlar gerçekleştirdi. Tarihe kanlı Noel olarak geçen 1964 dehşeti kan donduran türdendi. Türkiye soydaşlarını kurtarmak için 1964’te askeri müdahale kararı almışsa da Ankara’ya gönderilen Johnson Mektubu, Türk-Amerikan ilişkilerinde gerilim yarattı.
ABD, Türkiye’yi açıkça tehdit ederek harekâtı engelledi. Yunan Hükümeti, 1967 yılında bir grup albay tarafından yapılan darbe ile düştü. Albaylar cuntası, ENOSIS’in hemen gerçekleşmesini istiyordu. Makarios ise Türk toplumu üzerinde sindirme politikası uygulamasından yanaydı. Rum-Yunan hattında yaşanan çatışma ve görüş ayrılığı 15 Temmuz 1974’te etkisini gösterdi. Atina, düğmeye bastı ve Makarios’u devirdi. Rum lider, Cumhurbaşkanlığı sarayını basan muhafız alayı askerlerine yakalanmadan kaçmayı başardı. Atina’daki üniformaların maşası olan EOKA’nın üyesi Nikos Sampson, Kıbrıs Yunan Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etti.
Tüm gelişmeleri yakından takip eden Türkiye, Kıbrıs’ta anayasal düzenin bozulmasıyla birlikte garantörlük hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974 sabahı adaya çıkartma yaptı. Birinci Harekât, 23 Temmuzda kabul edilen ateşkes ile sona erdi. Büyük kahramanlıklar gösteren Mehmetçik, Lefkoşa-Girne hattında küçük bir alanı kontrol altında tutmayı başarmıştı.
Cenevre’deki konferanslarda bir araya gelen Türk-Yunan tarafları bir neticeye varamadı. Kıbrıs’a çıkan askerlerimiz çok küçük bir alanda sıkışıp kalmışlardı. Belirlenen hedeflere ulaşılması için asker ve silah desteği gerekiyordu. Ankara, ya diplomasi bataklığına saplanıp masa basında kaybedecek ya da başladığı işi bitirip Kıbrıs Türk’ünü zalim EOKA çetelerinin elinden azat edecekti.
“Ayşe Tatile çıksın” parolasıyla ileti verildi. 14 Agustus’ta taarruza geçen Türk birlikleri batıda Lefke, doğuda Magusa yönü boyunca ilerledi. Mehmetçik, günümüz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) sınırlarını kanlarıyla çizdi. Başkent Lefkoşa’ya giren ay-yıldızlı neferler, sevinçle kucaklandı.
Devam edecek…
Muharrem Koçak
Henüz yorum yok.
Henüz yorum yapılmamış. Yorum Yap!