İsmet Büyükataman, kurumların, vatandaşların vergilerinden oluşan kaynakları sürdürülebilir, uzun projelerde kullanmaları gerektiğini söyledi. Büyükataman’ın örnek gösterdiği sürdürülebilir projeler arasında “Gelecekle İletişim Çalıştayı” da vardı.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreteri İsmet Büyükataman TBMM ‘de bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmasında “Unutulmamalıdır ki bu kurumlarımız vatandaşlarımızın verdiği vergilerle oluşan kıt kaynakları kullanmaktadırlar. Bu kaynakların kullanımında bir defaya mahsus gösterişli ve devamı olmayan tanıtım türü gayretlere değil sürdürülebilir uzun ve stratejik hedeflere yönelmeliyiz” dedi.
“Türkiye’nin Sürdürülebilir Projelere İhtiyacı Var”
Büyükataman, sürdürülebilir uzun projeler arasında, Yürtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı’nın (YTB) “Türkiye Bursları” ile yüksek öğrenim için getirdiği öğrencileri gösterdi. Türkiye’de iletişim alanında eğitim gören öğrencilere yönelik yapılan “Gelecekle İletişim Çalıştayı” da Büyükataman’ın örnek gösterdiği projeler arasında yer aldı.
Büyükataman, Türkiye’nin dış temsilcileri olan Büyükelçilikler, Başkonsolosluklar, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ofisleri, Din Ateşelikleri, Yunus Emre Enstitüsü Müdürlükleri, Türkiye Maarif Vakfı temsilcilikleri ile yurt dışına yönelik faaliyet gösteren Yurt Dışı Türkler Başkanlığı’nın aydınlık bir gelecek inşa etmek için el ele verip, azimle hareket etmeleri gerektiğini söyledi.
Büyükataman: “Unutulmamalıdır ki bu kurumlarımız vatandaşlarımızın verdiği vergilerle oluşan kıt kaynakların kullanmaktadırlar. Bu kaynakların kullanımında bir defaya mahsus gösterişli ve devamı olmayan tanıtım türü gayretlere değil sürdürülebilir uzun ve stratejik hedeflere yönelmelidir” dedi.
Büyükataman: “İktisatçı kardeşlerimizin Ekonomi Bakanlığı eş güdümünde “Geleceğin İktisatçıları”; iletişimci kardeşlerimizin RTÜK benzeri kuruluşlar eşgüdümünde “Geleceğin İletişimcileri”; tıp fakültelerinde eğitim alan kardeşlerimizin de Sağlık Bakanlığı eş güdümünde “Geleceğin Sağlıkçıları” projeleri ile bir araya getirilmeleri sağlanabilir. Bu kardeşlerimizle uzun vadede projeler yapmanın yolu buradan geçer yoksa herkese göstere göstere geçici heveslerle ve farklı adlarla oluşturulan yapılarla olamaz dedi.
“Avrupa ve Türkistan’da Yaşayan Soydaşlara İlgi ve Kaynaklar Azaltılmamalıdır”
Büyükataman, Afrika ülkelerine yapılan açılımların önemini vurguladı. Ancak bu açılımların Avrupa ve Türkistan’da bulunan soydaşlara olan ilgi ve kaynağı azaltmaması gerektiğini vurguladı. Büyükataman: “Türkçe’nin daim ve yaşanan dil olarak kalabilmesi ancak Türkçe yayınların çokluğu ile doğru orantılıdır. Türkçenin olmadığı Arnavutluk’ta, Kosova’da, Makedonya’da, Bulgaristan’da soydaşa ve dindaşa dokunamazsınız. Son zamanlarada Türkçe gazeteler kendi kaderlerine terk edilmiş görüntüsü vermektedir. Bir an ance tedbir alınmalıdır. Taşınmaz kültürel eserlerimizin son zamanlarda tamiri konusunda gösterilen gayret takdire şayandır lakin bu insana dokunmamızın önüne geçmemelidir. Özellikle soydaşların kurduğu ve öncülük ettiği siyasal oluşumları yok sayan ve yeni oluşumlara yol açan yapılanmalara kuşku ile bakılmalıdır” dedi.
“Türk Dünyası Görevlileri Bölge Terminolojisine Hakim Olmalıdır”
Büyükataman’a göre Türk Dünyasına yönelik görevlendirilen kamu görevlilerinin bölge terminolojisine hakim olması gerekir. Büyükataman: “Gagauzya’da maalesef yanlış kullandığımız kreşin ismi “uşak bahçesi”dir. Kreş açmakla ısrarcı olmayalım. Kavramların ve coğrafyanın Türkçeleştirilmesi önemlidir. Bu Türkçeleştirmeye son yıllarda Anadolu Türkçesine giren yabancı kelimelerin de ayıklanması ile başlanmalıdır. Yine özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hudut dışına görevlendirilen kamu görevlilerin arasında az da olsa “yeni kurtarıcı” edası ile yüz yıllık ayrılıktan sonra bir araya geldiğimiz kardeşlerimize “günahkarlar” gözü ile bakanların olabildiği müşahade edilmektedir. Özellikle yorum farklılıkların hududumuz dışına taşınırken hoşgörü heybemiz de yanımızda olsun” dedi.
“Türk Dünyası Görevlileri Bölge Terminolojisine Hakim Olmalıdır” Bu konu çok-çok-çok önemli. Gerek dilbilimi açısından, gerekse de ilişkilerin gelişmesi açısından azami hassasiyet gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum.