Geleneği Yaşatıp Yeniliği Taşıyan Gagauz Kadını

Nisan 17, 2018 1 Yorum Balkanlar , Kitap , Röportajlar 1577 Görüntülenme
Geleneği Yaşatıp Yeniliği Taşıyan Gagauz Kadını

Yüzyıllar boyunca Rus İmparotorluğu, Sovyetler Birliği sınırları içinde yaşayan Gagauzlar kendilerine özgü yaşantılarını günümüze kadar taşıyabildiler.  Zengin Balkan kültürünün bir parçasını oluşturan bu topluluk Moldova Cumhuriyeti Gagauz Yeri Özerk Bölgesinin sahipleri. Farklı tarihsel dönemlere şahitlik eden Gagauzlar akademik literatürde de yer alıyor. Bunlardan birini Dr. İrina İusiumbeli’nin kaleme aldığı “Gagauz Yerinde Kadın” adlı eser oluşturuyor. Yazar, Gagauz Kültürünü anlatarak kadının toplumdaki önemine vurgu yapıyor. İusiumbeli kitapı yazmaya başlama sürecini, çalışmasını nasıl gerçekleştirdiğini ve Gagauz kadınının tarih ve günümüzdeki yerini anlatıyor.

Kitabı kaleme alma süreciniz nasıl başladı?

Gagauz Yerinde Kadın doktora çalışmalarımdan oluşan bir kitaptır. Düşüncelerini önemli gördüğüm Abdullah Uluyurt, “Gagauzları tanıtmalıyız” diyerek bu çalışmayı kitap haline getirme fikrini ortaya koydu. Böylece bir kitap olarak da yayınlanabileceği düşüncesi doğmuş oldu.

Bu sürecin hızlanmasında ise Ekim 2017’de Romanya ve Moldova Özerk Bölgesi Gagauz Yeri’nde düzenlenen 9. Gelecekle İletişim Çalıştayı etkili oldu. Çalıştaya önderlik eden Uluyurt, çalıştay katılımcılarının bu coğrafyaya gitmeden önce Gagauz kültürüyle ilgili genel bir bilgiye sahip olmaları için kitabın çalıştay üyelerine dağıtılmasından yanaydı. Kendisi çalışmanın editörlüğünü üstlenerek, 2017’nin Nisan ayında kitabın 1. Baskısı yapıldı.

Gagauzları anlatan akademik çalışmalar fazla yok. Bu durum araştırmanızda ne tür zorluklar yarattı?

Aslında genel olarak Gagauzları ele alan literatür çalışmaları var. Bunların çoğunluğunu Rus kaynakları oluşturuyor. Türkçe de bazı kaynakların olduğunu söyleyebilirim. Agrurşah ile Güngör’ün çalışması bu konuda bana en çok yardımcı olan kaynak oldu. Pek çok dilde yayınlanan çalışmaları tarayarak kitapta yer vermeye çalıştım.

Gagauzlar ile ilgili ilk kaynaklardan biri Moşkov’un 19. yy’da yaptığı çalışması. Rusça yayınlanan bu eser folkloru ele alıyor. Çalışmasının nasıl gerçekleştirdiğini yazan bölümlerden de, aslında o dönemde kadınlar ile serbest görüşemediği anlaşılıyor. Kadınlar ile ilgili pek çok bilgiyi erkeklerden toplamak zorunda kalıyor. Çalışma, o dönemde Gagauz kadını gelenekçi olduğunu gösteriyor.

Saha çalışmalarınızı ne kadar bir zamanda tamamladınız? Bu sürede zorluklarla karşılaştınız mı?

Araştırma sonunda elde ettiğim veriye göre  neredeyse 90% dışarıda çalışan kadınlar oldukları için zaman ayırmaları biraz zor oldu.

Anket çalışmaları gerçekleştirdim. Bu konuda da bir sıkıntı yaşamadım. Sorulan sorulara samimi cevaplar aldım. Başta doğup büyüdüğüm Kıpçak köyündeki beni tanıyan kadınlar biraz çekingen davrandıysalar da Gagauz Yeri’nin diğer bölgelerinde yaşayan kadınlarla çok rahat iletişim kurabildik.

Literatür taramalarından hemen sonra saha araştırmalarına da başladım. Ancak bunun öncesi de var. Yüksek Lisans tezimin de konusu Gagauzlar ile ilgiliydi. Kıpçak köyünün monografisini yapmıştım. Yine o zaman da kadınlarla görüşmeler gerçekleştirmiştim. O zamanda gerçekleştirdiğim araştırmaları da doktora çalışmama dahil ettim. Sürekli olarak değil ancak gidip gelmelerle yaklaşık 6 yılda saha araştırmaları çalışmalarını tamamladım.

Çalışmanızda Gagauzları, özellikle de Gagauz kadınını seçme sebebiniz nedir?

Her şeyden önce Türkiye’de ve hatta diğer pek çok topluluklar tarafından Gagauzlar çok az tanınıyor. Kendim de bu topluluğun bir parçası olduğumdan Gagauzlar ile ilgili bir çalışma yapacağımdan kesinlikle emindim. Özellikle Gagauzları kadın üzerinden inceleme sebebinin biraz da tez danışmanımın yol göstermesiyle olduğunu söyleyebilirim. Diğer bir yandan belki de kendimin de kadın olmamdan dolayı araştırmalarımı daha rahat gerçekleştirebileceğimi düşündüm.

Doktora çalışmam Halkbilim üzerineydi. Bu açıdan baktığımda kadın toplumda fazla ön planda olmasa bile aslında o toplumu bir arada tutan, gelenek görenekleri yaşatan kişidir. Yalnızca bununla sınırlı olmayıp bulunduğu topluma yenilikleri taşıyan yine kadındır. Bunun anlatılması ve vurgulanması gerektiğini düşünerek böyle bir çalışmayı gerçekleştirmeye karar verdim.

Gagauz kadınının toplumdaki mevcut konumunu nasıl tanımlarsınız?

İncelemelerimin sonucunda Gagauzların tarih boyunca aterkil bir toplum olduğunu gördüm. Ancak günümüzde Gagauz kadını toplumun her bölümünde yer alabiliyor.

Ataerkil olmasına rağmen kadın ekonomik bağımsızlığını elinde bulundurduğundan daha özgür hareket edebiliyor. Bunu siyaset, iş gücü ya da diğer alanlar üzerinden örneklendirebiliriz. Özellikle iş gücünde uzun zamandan beri varlar.  Bunun oluşumunda Sovyetler Birliğinin büyük etkisi söz konusu. “Tunijaci” olarak adlandırılan politika gereği bütün kadınların, erkekler ile eşit platformda olabilmesi için iş gücünde yer almak zorundaydı. Çalışmayan kadına, “tembel” gözüyle bakılarak toplumda ayıplanırdı. Bu yalnızca Gaguzların yaşadığı bölgede değil, Sovyetler sınırları içinde yer alan herkes için geçerliydi.

Kadının ev içinde yer alması yeni oluşmaya başladı. Artık Gagauz kadınının iş gücünde yer almayıp çocuklarıyla meşgul olması ayıp değil. Kadının dışarıda çalışmaması Moldova’nın ekonomik durumundan kaynaklanıyor. Erkekler genellikle yurt dışına gidip orada çalışıyor. Moldova’daki maaşların düşük olması sebebiyle, erkekler kadınların bu kadar az maaş karşılığında çalışmalarını onaylamıyor.

Kitabın içeriği ağırlıklı olarak Gagauz kültürünü anlatıyor. Günümüzde de bu kültürel yaşantı devam ediyor mu?

Birçok gelenek eskide olduğu gibi tekrar yaşatılıyor. Ancak pek çoğunun da unutulduğunu ve günümüzde uygulanmadığını söyleyebiliriz. Genellikle ölüm adetleri ile ilgili olanlar daha fazla muhafaza edilmiş. Bu konuda yeniliklere açık değiller. Bunun başlıca sebebi korkudan kaynaklanıyor. Acaba atalarımıza karşı bir yanlış yapıp onları kızdırır mıyız kaygısı var. Bunun dinden fazla ata kültüründen kalan bir şey olduğunu düşünüyorum.

Dinin de bu konuda mücadele ettiği bayramlar ve adetler var. Hristiyanlık bunun birçoğunu kabul etmek zorunda kaldıysa da mücadele hala devam ediyor. Örneklendirecek olursak, Küçük Paskalya’da mezarlığa gidip, yemekler götürmek, şarap ikram etmenin yanlış olduğu söyleniyor ancak halk bunu yapmaktan vazgeçmiyor. Hristiyanlık bununla uzun zamandır mücadele etmiş olsa bile bu gelenek hala yaşatılıyor.

Kadını merkeze alan çalışmanız Gagauz kadınları tarafından nasıl karşılandı?

Kitap Türkiye Türkçesi ile yazıldığı için Gagauz kadınlarına çok fazla tanıtılmadı. İleriki zamanda Gagauz Türkçesine de aktarmayı düşünüyorum.

Kitabın Türkçe basılma sebebi ise Gagauzları farklı kültürlere tanıtma amacından kaynaklanıyor. Gagauzlar zaten kendilerini tanıyorlar. Buna rağmen Gagauz Yerin’deki bir hocamdan oldukça olumlu yorumlar aldım. Gagauz kadınını her açıdan incelediğinden çalışmayı gayet başarılı bulmuştu. Bu kitabın bir de Gagauzları kendilerini dışarıdan görme imkanı sağladığının altını çizdi.

Kitabın Türkçe Latin harfleriyle yayınlanması Gagauzlar için okuma zorluğu yarattı mı?

Yarattığını zannetmiyorum çünkü Gagauzlar artık Latin alfabesini kullanıyorlar. Belki 40 yaş üstü kişiler okuma zorluğu çekmiş olabilirler çünkü onların döneminde eğitim Kiril harfleri ile veriliyordu.

Çalışma Türkiye’de basıldıktan sonra Gagauz Yeri’ne yaklaşık 200 kitap götürüp dağıttık çünkü orada henüz satışa sunulmadı. Kitapları Manuiç adındaki bilim merkezimize verdik. Oradan ise bütün kütüphanelere ve akademi ile ilgilenen kişilere dağıtıldı. Dolayısıyla kitap halka çok fazla inemedi.

Kitabınızın yayınlanmasından bu yana okuyucularınızdan ne tür geri dönüşler aldınız?

Açıkçası geri dönüşümlerin çoğunu yakın çevremden, tanıdığım kişilerden aldım. Gagauz kadınını her yönüyle tanıtmaya çalışan bir kaynak olmasından dolayı beğeniyle karşılandı. “Bu kitapla kadının hayatın her alanında olduğunu, ev içinde, bir bakıcıdan ibaret olmadığını, Gagauz kadınının başkan olduğunu da bilecekler artık” şeklinde yorumlar aldım.

Dr. İrina İusiumbeli Kimdir?

Dr. İrina İusiumbeli 26 Nisan 1975 yılında Gagauz Yeri (Moldova)Kıpçak’ta doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Kpıçak’ta tamamladıktan sonra Komrat Devlet Üniversitesi Milli Kültür Fakültesinde Gagauz Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden 1997 yılında mezun oldu. Yüksek Lisans eğitimi için Türkiye’ye geldi. Ankara Üniversitesinde TÖMER, Haccettepe Üniversitesinde bilimsel hazırlık dersleri gördü. 1999-2002 yılları arasında “Sabaa Yıldızı” ve “Güneşcik” (Moldova) dergilerinin editörlüğünü yaptı. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Halk Bilimi bölümünde yüksek lisanını tamamlayıp, “Gagauz Yerinde Kadın” çalışmasıyla doktora derecesi aldı.

 

 

Yazar Hakkında

İlginizi Çekebilir

1 Yorum

Yorum Yap