Küçük bir delikde gümüş kilitli çelik kapıya sahip bir kubbe bulundu. Yanında çelik kasa da vardı. Ceylan derisinde büyük bir kılıç ve taş üzerine yazdığı kufi el yazısı görünüyordu: “Bu, Allah’ın Ali Asadollah’ın mezarıdır”.
Horasanlı Abu Müslim kimdir?
Behzādān Pūr-i Vandād Hormoz’da doğan Ebu Müslim Abdül Rahman İbn Müslüman el-Horasani ya da el-Khurasani, Abbasi hanedanlığı hizmetinde bulunan Abbasi Devrimine önderlik eden bir generaldi. İslam dünyası tarihinin cesur adamlarından biri, Horasanlı Abu Müslim, Ümmeti halifeliğinin çöküşünde ve ʿAbbāsileri tahtın üzerine yerleştirirken Khorāsān’da devrimci bir harekatın lideriydi.
Horasanlı Abu Müslim 755 miladi yılında ikinci Abbasi halifesi olan Mansur’un emriyle katledildi. Afganistan eski kaynaklarına göre onun cesedini yakın arkadaşları Loger şehrine taşıdılar. Loger, Afganistan’ın Kabil’e yakın bir şehridir.
Ebu Muslim, İspanya’dan Çin sınırlarına kadar uzanan Emevilerin büyük imparatorluğunu yok etti. Türbesi Sultan Mahmut Geznevi zamanında ve onun emriyle inşa edilmiştir. Onun doğum yeri hakkında farklı bilgiler mevcuttur. Birisi Muhan, diğeri Marv’dan, üçüncüsü Balh, dördüncüsü günümüzde onun bekçisi olan Logar’dan ve Nişabur’dan olduğunu söyler.
Bu şehirlerin hepsi Horasan’ın şehirleriydi. Soy olarak da bazı yazılarda Abbasi hanedanından bir Arap olduğunu yazmaktadır. Diğer tarihi kitaplar ise onun Fars olduğunu ve ataları Belh’teki Kayani hanedanından olduğunu söylemektedir.
Hz. Ali’nin mezar yerinin değişim sebebi
İslam tarihinde, özellikle Emevilerin ve Bani Haşem’in aileleri arasındaki kanlı savaşlar zirveye ulaştı. Hatta Peygamber zamanında bile, Ebu Sufyan ve peygamberi arasındaki birçok savaş meydana geldi. Bu savaşlar Hz. Ali’nin zamanına kadar ve onun ölümünden sonra da devam etti.
Horasanlı Abu Muslim 750 miladi yılında Merv şehrinden Bani Omaya’ya karşı savaş edeceğini ve Bani Haşim hanedanına hizmet edeceğini İmam Cafer Sadık’a mektupla haber verdi. İmam Sadık ona cevap yazarak başka bir şey istedi.
Necef’teki bir tabut boyunca gömülü olan Hz. Ali’nin cesedini geçici olarak Horasan’a götürmesini, savaşın ve isyanın çöküşünden sonra Medine’ye taşımasını istedi.
O zamanlarda Arap bölgelerdeki mezarları açıp bakmak yaygın bir anlayıştı. O yüzden ünlü kişilerin mezarı gizli tutuluyor, hatta asıl mezarlar bulunmasın diye sahte mezarlar yapıyorlardı. Bu yüzden imam sadık Beni Umeye tarafından düzenlenen saldırıdan mezarları korumak istedi. Ebu Müslüm iyi eğitimli insanları yolladı. Onlardan ünlü biri olan Zülabi de Hz. Ali’nin tabudunu gizlice Najaf’tan bir deve ile Merv den Şah Jahan’a taşıyan tabutları aldılar.
Işık Dağı olarak adlandırılan yere koyduktan sonra Amu Derya yoluyla Balh’a (kubetulisalm) girdiler. Khajeh Khairan köyünde orman arasında gizlice gömüldü. Onunla birlikte bir kaya yazıtı, bir kılıç ve ceylan derisinden küfi alfabe ile Abu Müslem’in el yazısı da yerleştirildi. Bu olaydan sonra Abu Müslim öldürüldü.
Abu Müslim’in ölümünden sonra bu mesele unutulmuş aynı zamanda bu meseleyi çok az kişi biliyordu. Harun el-Reşit zamanında Hz. Ali’nin Necef’te ilk gömüldüğü yer ortaya çıktı. Harun orada bir türbe inşa etti, bu yüzden Balh’ın hikayesi gizli kaldı ve bu olay unutuldu.
Hz. Ali’nin Kabri Türk İmparatorluklar Zamanda keşfedildi
1118’den 1157’ye kadar Selçuklu İmparatorluğu’nun sultanı Ahmed Sencer, Hz. Ali için türbe inşa ettirmiştir. 1135 yılında Sultan Sencer Selçuklu zamanında Ebu Müslimin notlarına Merv şehrinin Darulimaresinde, İmam Sadık’ın yazdığı mektuplar ve onun cevabı ile Hz. Ali’nin mezarının Khajeh Kheiran köyüne taşınması konusu üzerine durdu.
Öte yandan Balh’tan 400 kişi Sadat ve Ulema Hz. Ali’yi rüyasında gördüğü söylenir. Sancar, Merv’den konuyu takip etmesi için Belh valisi Emir Kumaşa emir gönderdi. Bazı kişilerin muhalefetine rağmen Kheiran köyüne gitti ve Tell Ali adlı bir uçurumu kazmaya başladılar.
Küçük bir delikde gümüş kilitli çelik kapıya sahip küçük bir kubbe bulundu. Yanında çelik kasa da vardı. Ceylan derisinde büyük bir kılıç ve taş üzerine yazdığı kufi el yazısı görünüyordu: “Bu, Allah’ın Ali Asadollah’ın mezarıdır”.
Haber Sultan Sancar’a geldiğinde, oraya elli bin altın dinar gönderdi ve onu Merv’e götürmek istedi. Ancak Belh’teki alimler karşı çıktı ve onun Belh’te kalmasını istediler.
1220 Moğol Changiz’in Büyük Horasan’a saldırması sırasında, insanlar Mazar-e Şerif’in kışlalarının ve onların saygılarının Moğol istilasından duydukları korkular nedeniyle anıtları tahrip etmişler ve hiçbir iz bırakmamıştır. Yine 268 yılında Hz. Ali’nin mezarı gizli kaldı. Bazı tarihi yazılarda da Moğol ordusu tarafından tahrip edildiği söylenir.
15. yüzyılda ikinci kere 1480 – 1481 yıllarında Sultan Hüseynî Mirza Baykar’a (1469 – 1506) zamanında yaptırılmıştır. Timur Devleti döneminde Bayazid Bastami hanedanından biri Şemsuddin Muhammed 885 yılında, Sultan Hüseyin Baykara’ın zamanından, Hindistan’ın ünlü Multan Kütüphanesi’ndeki Belh hükümdarı Emir Baykara’nın kardeşi Sultan Hüseyin Mirza saltanatı sırasında Sultan Sancar zamanında yazılmış tarihi bir kaynak bulmuş ve orada bu olaya olduğu gibi anlatmıştır. Şems al-Din Muhammed, Mirza Baykara’ya haber yolladı. Sultan, Ulama ve yaşlıları topladı. Ardından araştırmaya başladılar sonunda aynı yerde mezar yeniden bulundu.
Amir Alişir Nevayi Herat’tan Belh’e araştırma için gönderdi. Ali Şir Nevayi meseleyi teyit etti ve Sultan Hüseyi’ni büyük bir kervan ile ziyarete gitti. Sultan Hüseyin’in emriyle, mevcut yapının aynı kalıntılardan biri olduğu bir yer inşa ettiler. Gelişmesi için bina ve çarşı inşa ettirdi.
Nevayi ziyaret hakkında güzel şiirler söyledi. Bütün bu mavi caminin muhteşem Timur mimarlık tarzıyla birlikte büyük bir park, dini bir medrese, müze ve kütüphanesi var. Mevcut kitapları Bahtarilar, Kianyalılar, Budizm, İslam dönemi, Belh’ın diğer eski dinleri, Selçuklular ve Timurlar gibi diğerleri geçmiş dönemlerden oluşuyor.
Beyaz güvercinlerin hikayesi
Hz. Ali’nin türbesinde yaşayan güvercinler hepsi beyaz. Hiçbir zaman onlarca beyaz güvercin arasında renkli bir güvercin görülmedi. Güvercinler Hz. Ali’nin türbesinden bütün Mezar-e Şerif şehrine geziyorlar.
Araştırmalara göre İlk kez Timurlular döneminde 1536 yılında Buhara’dan bir çift beyaz güvercin getirtilmiş ve bugün o çiftten binlerce beyaz güvercin olmuştur. Barış güvercinleri olarak bilinirler.
Efsaneye göre cami o kadar kutsal ki, tüyleri üzerinde bir renk lekesi olan herhangi bir güvercin caminin çevresine girdikten sonra hemen saf beyaz oluyor. Mavi Camiide, huzur için bir vaha olarak tanımlanmıştır ve camiyi çevreleyen binlerce beyaz güvercin göz önünde bulundurulduğunda gerçekten de öyle görünmektedir. Güvercinler ağaçlara, çatıya ve kaldırımlara akın ediyor.
Henüz yorum yok.
Henüz yorum yapılmamış. Yorum Yap!