18 Ekim Azerbaycan Milli Günü’nde Nursultan Nazarbayev’in kurucusu olduğu Türk Akademisi tarafından parası Nursultan’da (Astana) büyük bir binaya Azerbaycan bayrağı asıldı. Daha önce de Ermeni lobisi tarafından aynı binaya Ermeni bayrağı asılmıştı. Bu da Türkistan coğrafyasında, Azerbaycan, Türkiye ve Balkanlarda yaşayan soydaşları üzmüştü. Bu davranış bile Azerbaycan’ın Kazakların gönlündeki yeri gösteriyor.
Araştırmacılar ve konuya ilgi duyanlar dışında Kazak halkı bugüne kadar Azerbaycan topraklarının (yedi il ve Yukarı Karabağ) devlet kontrolü altında olmadığını bilmiyordu.
Kazakistan genel anlamda Birleşmiş Milletlerin Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü konusunda almış olduğu dört kararını destekler. Kazakistan’da millet de devlet de Karabağ’ı Azerbaycan’ın olarak bilir. Devlet bunu açıklarken daha diplomatik dille ifade ediyor. Türk keneşinin 28 Eylül 2020 de yaptığı açıklama kurucularından birisi olan Kazakistan’ı da bağlar. Türk Keneşi açıklamasında “BM in 1993 deki kararlarını desteklediğini, Ermeni silahlı unsurların silahlarını bırakmalarını, derhal ve koşulsuz olarak Azerbaycan topraklarını terk etmesini” açıklamıştır. Bu Kazakistan’ın resmi tutumu ama diplomatik olarak dile getirmiyor. Sonuçta Kazakistan Rusya’yı karşısına almaz, içinde Rus nüfusu var ve en önemlisi Rusya’nın Kazakistan üzerinde siyasi etkisi var. Bunlar yok sayılamaz. Aslında Putin’in de “biz Ermenistan’ı destekliyoruz ama silahlı çatışma Azerbaycan topraklarında oluyor” açıklaması ve Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un “BM kararlarını desteklediğini” ifade etmesi Türkistan Türk Cumhuriyetleri’ne de bir fırsat veriyor.
2018 yılında Kazakistan’ın 3. Askeri Doktrini imzalandı. Daha önceki doktrinler Rus doktrinleri ile aynıydı. Sadece RF (Russian Federation) RK (Republik of Kazakhistan) kelimeleri değiştiriliyordu. Nükleer silahlar dışındaki bölümler aynıydı. 2018 Doktrini farklılaştı ve Hiber ile Siber savaşları ilave edildi. Kazakistan’ın tehdit algılaması farklılaştı.
Kazakistan’da Kırım’daki olaylara benzer olaylar çıkabilir endişesi normaldir. Hatta son zamanlarda Kazakistan’ın kuzeyinde yaz kampları çoğaldı. Sözde “vatanseverlik eğitimi” veriyorlar. Etnik farklılıkların üzerinde çalıştıkları görülüyor. Kazakistan’dan Ukrayna’ya gidip Donbass’ta ayrılıkçı çatışmalara katılan Kazak vatandaşları var. Kazakistan’da 2017’de üç, 2019’da üç olmak üzere 6 vatandaşını “dışardaki ülkelerde” çatışmalara katıldığı için hapse attı.
Kazakistan’ın çoğu Moskova’da okuyan askeri uzmanlar “Moskova gözü” ile olaylara bakarlar. Türkiye’de okuyanlar bu konuda şanslılar. Onlar Astana merkezli olaylara bakarlar. Arman Şorayev isimli Kazak kanaat önderi Kazak ailelerine çocuklarını asker yetiştirmek isterse Moskova’ya yerine Azerbaycan veya Türkiye’ye gönderin diyor.
2014-2015 yılında Nazarbeyev’in Azerbaycan konusunda tutumu ilişkilerde en güzel durumdu. Avrasya Ekonomik Birliği’ne Ermenistan’ın katılacağı zaman Putin’in de katıldığı toplantıda Nazarbayev BM kararlarına uyması ve işgal ettikleri topraklardan ayrılmalarını istemişti. BM kabul ettiği sınırlar dâhilinde bu birliğe girebileceğini ifade etmişti.2017 de Erivan’da yapılan toplantıya da katılmamıştı. Nazarbayev görevi bıraktıktan sonra farklı gruplar ortaya çıktı. Rakipler. Onlarda farklı grupları tuttu. 2015 yılında Kollektif Güvenlik Anlaşmasında Nazarbayev Aliyev’in mektubunu okudu. Bu Azerbaycanlıları çok memnun etti.
Son gelişmelerde de Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokanbayev toprak bütünlüğüne vurgu yaptı. Kazak toplumu ise daha fazla bir şey beklemektedir. Kazak Dışişleri Bakanlığı ise vurulan Gence şehri ile ilgili bir kınama yapmaması millet ile devletin tutumunun farklı noktalarda olduğu görüntüsünü ortaya çıkarmaktadır.
Kazakistan çok kutuplu dostluklar üzerine siyaset yürütmektedir. Bu çerçevede Kazakistan, Türkiye ile ilişkilerini de geliştirmek istiyor. Savunma sanayisinde, Otokar ve Aselsan Kazakistan savunmasına büyük katkıda bulunmuştur. Kazakistan’da Türk iş insanları da çoktur ve Kazakların da Türklere sempatisi çoktur.
Sadece Kazakistan değil diğer eski Sovyet cumhuriyetleri de Rusya’nın resmi tutumu sonrasında açıklamalar yapmaktadır. Buna Azerbaycan da dâhildir.
Kazakistan’da Kazakistan asamblesi var. Burada çeşitli etnik grupların temsilcileri var. Çatışmaların beşinci gününde buradaki Azerbaycan ve Ermeni temsilciler “biz savaş istemiyoruz” diye konuştular. Bu kamuoyuna yansırken Ermeni görüşünü yansıtmış olarak algılandı. Böyle bir algılama devamında hatalar getiriyor. Azerbaycan halkı bugünlerde barış sözünü duymak istemiyor. Çünkü barış sözü Azerbaycan ordusunun 30 yıldır işgal altındaki topraklarda ilerlerken söylenmesi halk tarafından “Ermenistan destekçiliği” olarak algılanıyor.
Sivil topluma bu konularda çok görev düşmesine rağmen Kazakistan’da kayıtlı on sekiz bin sivil toplum kuruluşundan sadece bin tanesi aktiftir. İletişim alanında ise aktif olarak görülmüyorlar.
Henüz yorum yok.
Henüz yorum yapılmamış. Yorum Yap!