Van’ın Erciş ilçesinsinde Uulupamir Kırgız köyü bulunuyor. Yüzyıllardır Afganistan’ın Pamir dağlarını mekân eden Kırgızlar, Sovyetler Birliğine tabi olmamışlardı. Sovyetlerin Afganistan’a saldırısı ve ardından Afganistan içindeki istikrarsızlık sonucu Pamir Kırgızları Pakistan’a geçmeye mecbur kalmışlardı. 1982’de Kırgızlara Türkiye kucak açmıştır.
Türkiye’ye gelen Kırgızlara Erciş ilçesine köy kurmuşlar ve Kırgızların ricasıyla köy ismi Uluupamir olarak adlandırılmıştır. O gün yaklaşık 1700 Kırgız göç etse de günümüzde onların sayısı 4 binden fazladır.
Van Kırgızlarının Türkiye’deki 36. senesi
Kırgızların Van’a gelip, yerleşmesinin ardından 36 sene geçti. Köydeki insanların yarısı Pamir’de büyümüş, yarısı da Türkiye’de doğup, büyüyorlar. Artık onlar Türkiye vatandaşları.
Sözünü ettiğimiz konuyla ilgili Türkçe, Kırgızca, Rusça, Fransızca, İngilizce, Almanca sayısız haberler yazıldı, belgesel filimler çekildi, çalışmalar yayınlandı. Onların çoğu ile tanışmıştım ve yakından inceleme fırsatı yakaladım. Fakat her zaman bunların yerine gidip bir görsem, onlar ile yüzyüze konuşsam diye hayal ediyordum. Nasip oldu ve bu aybaşında Uluupamir köyünde beş gün kaldım. Yukarıda dediğim gibi onlar hakkında çok yazılar yazılmıştı. Ben şimdi onların tamamen farklı topraklardan farklı bir yerdeki yaşam tarzı ve adaptasyonlarını anlatmak istiyorum.
Pamir Dağlarının deniz rakImından en düşük yeri 4000-4500 metredir. Bu yükseklikte tarımcılık hiç düşünülmez bir şey. Kırgızlar orada sadece hayvancılık ile uğraşıp, göçebe hayat geçirmişler. 4 mevsimde binlerce km yerlerde yer değiştirip, hayat sürdüren Kırgızlar 1982’de Türkiye’ye gelip, yerleşik hayata geçmişler.
Göçebe hayattan yerleşik hayata geçen Kırgızlar
Erciş ilçesine bağlı dağlar arasında köy kurup, 1987 yılında burada hayat başlar. Türk hükümeti, Kırgızların geçmişteki hayatına bakarak 300’e yakın aileye koyun, inek, at gibi hayvanlar verdi. Köyde yer dar olduğu için, artık Pamir’deki gibi yayla, göçebe hayatı durduruldu. 4 mevsimde köyde yaşıyorlar.
Önceki gibi çadırlarda değil, iki katlı, alt katı hayvanlar, üst katı insanlar için inşa edilen evlerde kalıyorlar. İlk yıllarda bu yaşam tarzına alışmak zor oluyor. Kültürünü, geleneğini koruyan Kırgızlar Van’da da aynı hayatına devam ederler. Göçebe hayat olmasa bile örf-adet, gelenek-görenekleler yaşatılıyor.
Yemekleri çoğunluğu etten yapılır, hayvan derisi, yününden malzeme, kıyafet dikilir, geleneksel oyunları, evlenme ve düğünlerini Pamir’deki gibi yaparlardı. Ancak göçebe hayatında bunların tamamını yapmak, devam etmek zordu. Onların bir şansı ki yerleştikleri bölge dağlık yer. Orada hayvan besliyorlar. Onun etini, sütünü, yününü üretip satıyorlar.
“Kök börü” at oyununu günümüze kadar unutmadan devam ettiriyorlar. Ancak hayatlarında hiç tarımcılık ile ilgilenmeyen halk 30 sene boyunca sebze ekmedi, meyve dikmedi. Tavuk beslemedi. Bu ihtiyaçlarını satın alarak karşılıyorlardı.. Köydeki bir kişinin ifadesine göre “biz geldiğimizde hükümet tarımcılık için, her aileye arazi verdi, fakat biz kullanmayı bilmiyorduk. Ziraat ile alakalı gıdaları tüm şehirden satın alırdık. Bugüne kadar satın alıyoruz. Köyde çok az yere domates, salatalık, yeşil bitkileri üretenler var. 10 sene önce dikmiş ağaçlar meyvesini vermeye başladı”.
3 farklı nesil Kırgızların yaşamı
Köydeki Kırgızlığını koruyan halkı 3’e bölerek inceledim.
50 yaştan yukarıdakiler, yani Pamir’de doğulup, büyümüşler, oranın hayatını tadanlar, yaşlılar daha iyi Kırgızca konuşuyorlar. Kendilerini hem Pamirli hem Türkiyeli hissediyorlar. Türkiye’ye geldiklerinde 30-40 yaşlarındakiler için Türkçeyi öğrenmek zor oluyor. Pamir’deyken kendi anadilinden başka hiçbir başka dili konuşmayan halk yabancı dile alışmada biraz zorluk çekiyor. Bu yüzden bugün de bu grup eski geleneklerini, kültürünü, dilini daha iyi bilenler, kullananlardır.
30-50 yaş arasındakiler, Pamir ve Pakistan’da doğulmuş olanlardan oluşuyor. Pamir hakkında pek bilgili değiller. Türkiye’ye gelip ilk 5-10 yıl içinde doğmuş olanlar, halk buraya alışana kadar sadece Kırgız etkisinde yaşayanlar. Fakat Türkçeyi hızlı örenerek, Türk kültürüne alışmış olanlar. Bu yaştakiler Kırgızcayı biliyorlar, fakat Türkçeyi daha iyi konuşuyorlar. Kırgız kültürünü, kendi tarihlerini büyüklerden öğrenmiş olan Kırgızlardan oluşuyor.
Üçüncü kısım ise 30 yaştan aşağısı. Bu nesil hepsi Türkiye’de doğduğu için isimleri bile Türkçe koyulmuş. Okul, Üniversite, askerlik ve başka çalıştığı yerlerin hepsi Türkçe olduğu için Kırgız dilini unutmuşlar. Tamamen unuttu demek yanlış tabi, fakat ortalama %70 Türkçe konuşuyorlar. Ben onlar ile konuştuğumda Kırgızca konuşmayı denediysem de tam anlayamadılar
Van’daki Kırgızların ana dilini unutmasında kendileri veya Türk hükümeti suçlu değildir. Kendileri de hem Türkçe ile Kırgızcayı da konuşmak istiyorlar. Kırgızcayı unutmak istemiyorlar. Ancak çevredeki hayat şartlarına göre Kırgızca çok konuşulmuyor ve gençler unutuyorlar. Köydeki halk, Kırgızistan’dan Kırgız dili öğretmeni gönderilip, kendi dillerini öğrenmeyi talep ediyorlar.
Koruyuculuk
90’larda köy teröristlerin saldırısına uğramış. Gece boyunca teröristler ile savaşan köy halkı onları geri püskürtmüşler. Bundan sonra köyde devlet tarafından korucular grubu oluşmuş. Koruyucuların tümünü ise Kırgızlar oluşturuyor. İlk dönemlerde köyü korumak için at ya da yürüyerek büyük dağlara, taşlara çıkarak, buradaki terör gruplarıyla yan yana gelmişler.
Kırgız korucuları sadece o köyü değil, komşu köyleri de güvenliğini sağlayıcılar. Köyde 300 civarında aile, korucuların sayısı ise 200’dür. Her evden birer koruyucu var ve 200 ev geçimini koruyuculukla sağlıyor.
Koruculuk için Türkiye devleti maş veriyor. Uluupamir köyünde başka iş olmadığı için ve köydekilerin 4/1 şehirlere; Ankara, İstanbul, Malatya, Yozgat’a göç etmişler. Şu anda toplu mahallelerde Yozgat, Ankara, Malatya şehirlerinde yaşıyorlar. Bu köydekilerin gençleri üniversitelerden mezun olup da devlette, özel sektörde ve Türk ordusunda subay olarak çalışanlar var.
Köyde bir yaşlı birisi ile konuştuğumda bana böyle cevap verdi: “Biz Pamir’de yaşarken eğitim, okul, üniversite, askerlik, gibi şeyler bilmiyorduk. Kendimize ait toprağımız vardı, dağlara çıkardık, avcılık yapıyorduk, at oyunlarını oynuyorduk, hayatımız güzeldi. Şimdiki gençler gibi bir sürü sorunları yaşamıyorduk” dedi.
Türkiye’ye teşekkür
Van Kırgızları konuşmalarında Türk halkına, Türk Cumhuriyetine teşekkürlerini sunuyorlar. “Önceden nice halkı toprağına alan Türkiye bizi de bırakmadı, buraya getirerek, toprak verdi, köy kurdu, ev kurdu, hayvan verdi, okul kurdu, eğitim verdi, devlet işlerine çalıştırmaya başladı, koruyuculuk birlik oluşturarak, koruyuculara maş veriliyor. Türkiye bizi getirmezse Pakistan’da kaybolurduk veya Afganistan’a geri dönerek günümüzdeki Pamir Kırgızları gibi sıkıntıda yaşardık veya Amerika’ya giderek asimilasyon olacaktık belki” diyen var.
Evet Uluupamir köyündeki ve başka şehirlerdeki Kırgızlar 36 senedir artık Türkiyeli oldular. Türkiye’deki hayat tarzına alıştılar, Türk vatandaşı oldular. Şimdi bu halkı geri Pamir’e getirip, yaşatmak, alıştırmak mümkün değil.
Henüz yorum yok.
Henüz yorum yapılmamış. Yorum Yap!