Çin’in Türkiye ziyaretlerini “Tang Sülalesi” töreniyle karşılama sebebi

Aralık 13, 2018 0 Yorum Analizler , Türkistan 1265 Görüntülenme
Çin’in Türkiye ziyaretlerini “Tang Sülalesi” töreniyle karşılama sebebi

Türkiye’den Çin’e yapılan ziyaretlerde Çin tarafı “Tang Sülalesi” dönemine ait kültürel tören ile karşılama yapıyor. Çinli karşılama ekibinin giyisileri, dans ve uygulamalar “Tang Dönemine” ait. Askeri kıyafetli kişilerin elindeki tuğ da Tang dönemine ait olup, tuğ üzerinde Çince 唐 (Tang) yazısı bulunuyor.

Peki nedir bu Tang? Türkiye’den yapılan ziyarette Çin tarafı, Çin’in tarihindeki gelmiş geçmiş 20 den fazla sülale içinde neden özellikle Tang dönemi tarzında bir tören yapmayı seçti? Türk tarihçiler ve Türk diplomatik strateji uzmanları bu detaylar üzerinde düşündü mü hiç? Türk tarihi doğru dürüst bilinmezken, tarih eğitimi ve bilinci okullarda başarısızlığa uğranılan en ağır konulardan biri olmuşken, şimdi “nerden bileyim uzak doğu tarihini, Çin’i falan dediğiniz” duyulur gibi. Maalesef adamlar damarınızda akan kanı, aldığınız nefesi biliyor desek abartı olmaz. Çin’i biraz tanınsa hak verilir… Neyse, kısıtlı kaynaklar kapsamında Tang ile ilgili önemli kısa bir tarihi özeti bilgilerinize aşağıdadır.

“VII. Yüzyılın ortası Çin’de Tang Hanedanı’nın dış politikasının en güçlü olduğu dönem idi. Tang Hanedanı İmparatorları, özellikle İmparator Taizong bir dizi önemli siyasî adımlar atarak Çin’in Merkezî Asya’daki varlığını pekiştirmek için çaba sarf etmiştir. Bu sırada uzun yıllar süren kıtlık ve salgın hastalıklar, kendi aralarındaki iç çekişmeler ve bağlı olduğu kavimlerin ayaklanmaları neticesinde Türk Kağanlığının zayıf düşmesi de Tang hükümdarlarının işini hayli kolaylaştırmış oldu. Türk Kağanlarını birer birer yenilgiye uğratan Çin devleti, işgal politikasını başarılı şekilde uygulamak için konar-göçer kavimlerin topraklarında ve Çin’in sınır bölgelerinde “boyunduruk altındaki vilâyetler” (ji-mi zhou) adıyla idarî birimler kurmuştur.

Türk Kağanlığının iç çekişmelere fırsat vermesi, doğu ve batı olarak bölünerek birbirleriyle çatışması, dışarıya karşı bir bütünlük arz edememesi, Çin karşısında üstünlüğünü kaybetmesinin başlıca sebepleridir. Çin de bu durumdan yararlanmakta gecikmemiş, Türk Kağanlığının bazı topraklarını ele geçirmiştir. Ele geçirmekle de kalmayıp Türklerin bir daha güçlenmesine fırsat vermemek için bu topraklarda idarî bölgeler kurarak farklı kabileleri karışık yerleştirmeye çabalamıştır…” Kaynak: http://bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/2294-published.pdf

Türkiye’nin bir büyük ilinin valisinin Çin ziyaretinde “Bütün Çin’i selamladım ilimize davet ettim” başlığıyla verdiği poz Çinlilerce nakış nakış hazırlanan bir had bildirme olarak değerlendirilebilir. Konu açılmışken ona da biraz değinmek gerekir ki özellikle yöneticiler artık beklenen hassasiyeti bulsun, detaylardaki terbiyesizliklerin farkına varsın. Çünkü onlara yapılan terbiyesizlik Türk halkının, Türkiye’nin yüzüne vurulan bir tokat gibidir.

Fotoğrafta oturulan taht ve giysiler “Mançu Çing Dönemi”ne aittir. Üstteki levhada 君主华夷 (JUN ZHU HUA YI) yazar. JUN ZHU kral, padişah anlamındadır. HUA Çinlilerin kültürel etnik adı, YI ise barbarlar anlamında. Böylece levhanın tam anlamı “HUA’ların ve BARBARLAR’ın Kralı”dır. Yani bu tahttta oturan kişi ise öyle bir kraldır ki, Çinliler ve Barbarların kıralıdır. Hiçbir şeyini bilmesek de, sözlerine hasta olup sosyal medya üzerinde Çin atasözü diye heyecanla paylaşılan Konfuçyüz kültürel zihniyetini biraz tanınsaydı keşke. İşbu kültürel zihniyetten oluşmuş olan Çinli milliyetçi tarih bilincine göre dünya merkezinde Çinliler vardır, çevrede ise barbarlar. Barbar olarak nitelendirdikleri ise Türklerdir. Tarihi bilgi hakkında biraz daha detaylı bilgilenmek için aşağıda diğer bir kaynağın linki sizlere verilmiştir. http://www.academia.edu/35802142/%C3%87%C4%B0NL%C4%B0LER%C4%B0N_M%C4%B0LLET_D%C3%9C%C5%9E%C3%9CNCES%C4%B0N%C4%B0N_K%C3%96KEN%C4%B0_VE_%C3%96TEK%C4%B0LERE_BAKI%C5%9EI

Verilen bu resim, üzerinde ne saçma yazı olduğunu bilmeyen tişörtü giyip hava atan lise öğrencilerinin davranışı gibi bir üzücü olay oldu. Üstüne üstelik devam eden bu hassasiyetsizlikler artık ciddi bir şekilde kırıcı olmaya başladı. Diplomatik ilişkide özellikle yöneticilerin her bir adımı, oturması, kalkması, selamı, bakışı stratejik önem arz ettiği ve mesajlar içerikli olduğu bilinir. O yüzden yok mu bu detayları inceleyecek, yönlendirecek tarihçiler, strateji uzmanları, danışmanlar? Lütfen artık gözü kapalı kabullenilmiş hakaretlere bir son verilsin.

Yazar Hakkında

İlginizi Çekebilir

0 Yorum

Henüz yorum yok.

Henüz yorum yapılmamış. Yorum Yap!